Başkan Kumartaşlı:Keşke Bende Şehit Olsaydım

İsmail Kumartaşlı 15 Ocak 2017 Diğer Yazıları 2114 -A+

Başkan Kumartaşlı:Keşke Bende Şehit Olsaydım

 

 Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, bir şehit ailesine ilk haberi veren kişilerden biri olarak hislerini duygulanarak anlattı. Şehit anne ve babasıyla her şehit haberi sonrası helalleştiğini aktaran Kumartaşlı, “Bizde hasbelkader yaralandık, ağır yaralı olarak Şırnak’ta 2004 yılında tam böyle çizgiden döndük. Keşke bizde şehit olsaydık, keşke hayatımızı kaybetseydik” dedi.

 
 
 

“Keşke bende şehit olsaydım”

Türkiye Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Afyonkarahisar Şube Başkanı İsmail Kumartaşlı, bir şehit ailesine ilk haberi veren kişilerden biri olarak hislerini duygulanarak anlattı. Şehit anne ve babasıyla her şehit haberi sonrası helalleştiğini aktaran Kumartaşlı, “Bizde hasbelkader yaralandık, ağır yaralı olarak Şırnak’ta 2004 yılında tam böyle çizgiden döndük. Keşke bizde şehit olsaydık, keşke hayatımızı kaybetseydik” dedi.

Kumartaşlı, şahit ailelerinin kendisini evlatları olarak gördüğünü ve kendisinin de düsturla hareket edip onlara hizmet ettiğini belitti. Asıl işin şehidin defnedilmesinden sonra başladığını belirten Kumartaşlı, “Bizim işimiz Şehit cenazelerinde ailenin yanında olmak değil, biz şehidin haberini verirken ki ekibin içerisindeyiz, havaalanında şehidi karşılayan ekibin içerisindeyiz, şehidimiz geldikten sonra eğer yüzü müsaitse yüzünü gösteren benim şahsen dernek başkanı olarak. Törenden sonra da mezara girip şahidimizi mezara yerleştiren kişi yine benim. Binlerce kişi bu törenlere yüreğinde bir sızı hissettiği için, vatan sevgisi olduğu için geliyor. Baktığımızda cenaze törenlerine definden sonra yarım saat, bir saat içinde herkes normal işine, hayatına devam ediyor. İşte bizim asıl işimiz o zaman başlıyor. Yoksa 3-5 saatlik zaman dilimi içerisinde yapılan iş iş değil. Asıl iş o definden sonra herkes normal hayatına döndükten sonra ailenin yanında olmak, ona destek olmak, ona moral vermek ve sonrasında onun kanuni haklarını almaları için yardımcı olmak. Kısacası devlet ile şehit aileleri arasında bir köprü vazifesi görüyoruz. Onun dışında da dernek binamız zaten bizim evimizdir. Buraya geldiği zaman insanlar bir buluşma noktasıdır. Dinar’dan gelen bir şehit ailesi de Bolvadin’den gelen bir şehit ailesi de burada biz çok karşılaştırdık. Bizleri de şehit anne ve babaları evlatları olarak görüyorlar. Bizde onlara hizmet etmeye çalışıyoruz” dedi.

“Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar”

Bir şehit alesinin halinden ancak ve ancak bir şehit ailesinin anlayabileceğini belirten Kumartaşlı şu ifadelere yer verdi:

“İlk haberi verirken komutanın yanında biz oluyoruz. En son şehidimizin annesine haberi ben verdim; “Ağlama, dur, başımız sağ olsun” dedim. İnanmıyordu çünkü anne, ‘yalan olduğunu söyleyin’ diye ağlıyordu, bağırıyordu. Damdan düşenin halinden ancak damdan düşen anlar. Bizde hasbelkader yaralandık, ağır yaralı olarak Şırnak’ta 2004 yılında tam böyle çizgiden döndük. Keşke bizde şehit olsaydık, keşke hayatımızı kaybetseydik. Hiç olmazsa öbür dünyamızı da garanti etmiş olurduk ama nasip değilmiş. Bizimde göreceğimiz günler ve şahit anne, babalarına hizmet edeceğimiz günler varmış. Nasip böyleymiş. Bu şekilde onlara hizmet etmeye çalışıyoruz. Ben onların en yakınında kişi olarak hep söylüyorum; ‘sizi anlıyoruz diye biliyoruz ama bunlar kelimede kalıyor. Çünkü ancak bir şehit annesini veya bir şehit babasını; bir şehit annesi ve bir şehit babası anlar. Bu olay tüm herkes için geçerli. Doğuştan kör bir kişiye, engelli bir kişiye kırmızıyı tarif edebilir misiniz? Edemezsiniz. İşte ben ne kadar yanlarında olsam da ne kadar sizi anlıyoruz desem de ben evlat acısı yaşamadığım için o anne ve babaların yaşadığı acıyı anlayamam. Bizde bu düsturla onları anlayamasak ta şehit ailesinin, eşinin, dostunun yanındayız. Onlar en değerli varlıklarını, evlatlarını toprağa verdiler. Onlara hizmet etmek bizim boynumuzun borcu. İlk haber verdiğimizde onlarla sonra hep helalleşiyorum. ‘senin canını yaktım, beni kötü biri olarak görme, ilk haberi biz verdik.’ ‘yok oğlum, sen bundan sonraki süreçte hep yanımızda olduğun için biz seni seviyoruz, birisi muhakkak bize bu haberi verecekti’ diyorlar. Helalleşme babında bir konuşmamız muhakkak oluyor.”